Bir Sikin Otobiyografisi- 2Bir Sikin Otobiyografisi- 2

Bir Sikin Otobiyografisi- 2
Murat ile daha sonraki günlerde birlikte olmaya devam etmiştik, kah onların evinde salonun ortasında, kah tahta divanlarında bazen de odunluk- kömürlükte ayaküstü sikişiyorduk. Murat da alışmıştı bu duruma, önce eline alıyordu sıvazlayıp, ufak ufak öpüyor sonra da götünü hafifçe aralayarak “gir kocacığım” diyordu. Ben de boş durmuyordum, ensesini, omuzlarını öpüyor. Götünü tokatlıyor, avuçluyor en sonunda da döllerimi içine bırakıp bitiriyordum.

Meğer sikmek dünyadaki en keyifli, en erkeksi şeymiş bunu ergenliğimin başında Murat’ın götünün derinliklerine aktığımda anlamıştım. Sahip olmanın en müstesna örneğiydi bu. Her güzel şeyin bir sorun vardır ya bu güzel şeyin sonu da Murat’ın babasının işsiz kalmasıydı. Birkaç sonra köylerine taşındılar. Ben götsüz, Murat yaraksız kalmıştı.

Nihayetinde kendimi derslerime vermiş ve güzel bir üniversite kazanmıştım. Hem de istediğim şehirde İstanbul. Babamın ekonomik durumu da pek iyi değildi, okutmak istiyordu ama işte parası yoktu. Devreye hemen Amcam girdi, erkek çocuğu olmadığı için beni ve abimi çok seven amcam destek oldu ve ben de hayallerimin şehrine bir bavul ve bir yarakla adımımı attım.

Kayıt işlemleri boyunca amcamlarda kalmış, amca kızlarım ile çevreyi tanımıştım. Amcamın hali vakti biraz iyiydi doğrusu İstanbul’da güzel işler yapmış biraz mal mülk sahibi olmuştu beni hemencecik küçük iki göz bir daireye yerleştirdi “Yeğen, İstanbul başka yere benzemez iki göz oda var benim oraya taşınırsın. Okuldan arta kalan zamanlarında da bir iş bulmalısın, merak etme ben işi de buldum. Yarın gider bakarız” dedi. Sabah kahvaltımızı yaptıktan sonra yola düştük, fazla uzakta olmayan bir yer olduğunu söyledi amcam eh yürüme mesafesindeydi yol boyunca bir sürü öğüt vermeyi de ihmal etmedi tabi.

Bir fırının içinde girdik, Amcam davudi sesiyle
– Hayırlı İşler Elif hanım dedi
– Sağ ol, hoş geldin diye bir ses geldi önce sonra başında türbanıyla bir yetmiş boylarında zarif ve oldukça güzel giyimli bir kadın çıktı oraya
– Elif bu sana bahsettiğim bizim yeğen dedi
– Ha tamam pazartesi gelsin başlasın, şimdi biraz işim var
– Bir çay içseydik bari
– İçersin sonra

Şaşkındım resmen kovulmuş gibiydik. Amcam hafif hafif sırıtıyordu.
– Pek eleman lazım değil herhalde amca
– Yok lan ondan değil o
– Neyden
– Bu karı üç yıldır dul, hoş kocası da buralarda ama kime ne eh nasiplenek istedik amma yüz vermedi onun suratsızlığı bu yaşlı sevmiyor demek diye güldü
– Aman amca hiç değişmemişsin
– Ne yapalım yeğen, ama sen gençsin verirse çak yanıyordur şimdi o, bacaklarına iniyordur suları.

İşe kısa zamanda alışmıştım. Okulda başlamıştı. Duruma göre ya geceleri ekmek ustalarına yardım ediyor ya fırında Elif ablaya yardımcı oluyordum. Çok ciddi ama sevecen. Tuttuğunu koparan bir kadındı bu özelliği şaşırtmıştı beni. Elemanlara attığı fırçalar, müşteriler ile konuşmaları beni şaşırtıyor hiç de tanıdık olmayan bir kadın profili ortaya çıkarıyordu. Bir gün kasada dururken şişman bir herif kapıyı yara yara içeri girdi
– 200 lira ver bana oradan aslanım
– Şey siz kimsiniz
– Ver lan şu parayı

Elif içeri girmişti o esnada bana kafası ile ver işareti yapınca, çıkarıp verdim kasadan. Deftere de not ettim tabi. Elif ellerini havluya silerek
– Hadi şimdi defol git, bak bu son git kendine adam gibi bir iş bul.
– Niye böyle diyorsun sultanım sen
– Başlatma sultanına mendebur
– Elif ayıp oluyor ama el alemin yanında
– Aman sanki sen başka bir şeysin
– Ben senin çocuklarının babasıyım, senin de kocan
– Eski kocam ve erkeklik sadece çocuk yapmak değil keşke başka hünerlerini de görseydik
– Elif
– Yürü be, çık şuradan

O iri yarı şişman adam bir çocuk gibi süklüm püklüm çıkıp gitti, elinde iki yüz lira ile. Arkasından bir sigara yakmıştı Elif, güldü. “Benim eski bu bakma cüssesine bana karşı çocuk gibidir. Aklınca beni kontrol ediyor zavallı. Ha bir de çalışmayı sevmez.” Hiçbir şey dememiştim Elif bana şöyle bir bakıp
– Aferin başkalarının mesellerine pek karışmıyorsun, sessiz sakin adamsın amcan gibi yavşak değilsin dedi
– Amcam..
– He evet, tabi sadece amcan değil bir çok erkek. Dul kaldık diye ağzımızın içine düşmeler, yok bir şeyler çaktırmalar. Allahtan önünüzde bir şeyiniz var ha dedi.
– Doğrudur abla
– Ha bak yarın sen de bana sulanmaya kalkma, hoş senin gibi sessizler sonradan kabak çiçeği oluyorlar ya neyse ne yaptın baktın mı hesaplara
– Baktım abla şu Nazmi abiden para alınacaktı
– Ha hadi git al da gel, kaçırmaya gelmez Nazmi

Nazmi sokağın ilerisinde bakkal işleten birisiydi. Kendi halinde bir adamdı. Yol boyunca kasabada hiç karşılaşmadığım bir karakter olarak Elif’i düşündüm. 1.70 boylarında esmer tenli idi, başörtüsünü işyerinde sımsıkı sarar ama çalışırken bazen esnetirdi. Giyimine hep dikkat ederdi, alımlı ve güzel bir kadındı. Her daim çantası ve güzel bir ayakkabısı olurdu üzerinde. Sigarasını da özenle, kahve ile içmeyi severdi. İyi de anlaşmıştık. Diğer işçiler neticede gündelikçi tiplerdi ben hesap kitap bilmenin avantajını kullanmıştım. Ödemeleri birlikte ayarlıyor, eksik malzemeleri tedarik etmek için ona söylüyordum bazen övgüsünü alıyordum “Valla iyi oldu senin gelmen Yaman ha üzerimden yük kalktı” kendisi de kantin, lokantalar ile görüşüyordu.

Birkaç ay geçmişti ki, acı bir haber hepimizi derinden sarsmıştı. Elif’in eski kocası Mehmet hani şu iri yarı, şişman olan ansızın kalp krizinden nalları dikmişti. Kimi kimsesi olmadığından cenaze işleriyle ilgilenmiş ve gömmüştük. Elif’i ilk defa o kadar üzgün görüyordum “Not al kırkında pide yapıp dağıtalım” demişti cenazeden sonra. Çocukları pek umursamazdı yaşları küçüktü belki ondan dedim.

Azgınlığım da tavan yapmıştı doğrusu, Üniversitede pek kimse ile takılamıyordum. Hoş kızların da bana pek bakacağı yoktu zaten zar zor geçinip gidiyordum. Amcam arada harçlık veriyor “Ne yaptın çaktın mı lan Elife keh keh keh kocası da öldü artık korkacak bir şey de yok” diye münasebetsiz şakalarını da ihmal etmiyordu tabi.
Hesapları gördüğümüz bir akşam, üst odada oturmuş sigara içiyorduk. Mehmet abi öleli birkaç hafta olmuştu.
– Alkol alıyor musun?
– kasaba da alırdık abla
– Ne içiyorsun
– Bira falan
– İyi hadi şuradan bir şişe şarap bir iki tanede bira al kendine

Şaşırmıştım, o türbanlı yeri geldiği zaman namazını da eksik etmeyen kadın. Bana alkol diyordu, boş gözlerle bakıp duruyordum
– Hadi lan sabaha kadar mı bakacaksın aval aval
– Tamam abla

İstediği şarabı getirmiş, bir iki bira da kendime almıştım. Çekmecesinden çıkardığı tirbuşona bakılırsa pek yabancısı değildi şarabın biraz çerez ve peynir de koydu sonra hadi şerefe dedi
– Mehmet abin ile üniversiteden arkadaşız biz
– Öyle mi
– Tabi ya, o zamanlar böyle değildi çıta gibi delikanlıydı rahmetli
– Anladım
– Benim annem ben çocukken öldü. Şimdiki annem üvey biraz da kurtulmak istedim hemencecik evleniverdim üniversite bittikten sonra o zamanlar işleri de iyiydi ha, para kazanıyordu bakma sen sonra nasıl olduysa kumardı derken elde avuçta ne varsa gitti. Eh kırık dökük üç beş parça eşya ile borç harç başladım ben bu işe. Kadınsın yapamazsın falan dediler ama çok şükür. Bakma amcan zevzevk bir adamdır ama sağ olsun çok yardımcı oldu. Kira konusunda olsun. Mahallenin esnafı da severdi Mehmet’i ekmekleri bizden almaya başladılar derken derken bu hale işte.
– Anladım da abla neden boşadın Mehmet Abiyi
– Ha bunlardan değil onun sebebi başka idi. Neticede karı-koca birbirine bakmak zorunda
– Özel bir şey yani
– Hahaha öyle evet de boş ver ölünün arkasından kötü konuşulmaz. Bak sana bir abla öğüdü vereyim “Gemiyi ip kadını sik tutar” bunu unutma. Mehmet abinin durumu da buna benziyordu işte Ha bu şarap meselesi aramızda değildi
– Öyle tabi abla
– Üniversiteden beri ara sıra işte
– Olabilir tabi abla sen farklı birisin zaten
– Nasıl farklıyım genco
– Ne bileyim dobra bir kadınsın, bak kendi ayaklarının üzerinde duruyorsun. Akıllısın da ticari bir kafan var bence, tuttuğunu koparıyorsun.
– Hahaha tuttuğumu koparırım evet

Sohbet birkaç saat daha sürmüştü. Sonra ben aşağıya indim, ustalara yardım etmek için saat neredeyse gece yarısıydı ustalar gelmeden önce ortalığı temizliyor ayarlıyordum. Sonra dükkanı onlara bırakıyor, sabaha doğru gelip ekmekleri kasalıyorduk. Yarım saatlik bir işti işte ustalar gelmeden ortalığı temizleyip gidip uyuyacaktım. Üzerimi değiştirmek için giysi odasına indim. Yaz ayı olduğu için işim bittikten sonra bir duş aldım üzerimi giymeden önce saçlarımı havlu ile kurutuyordum. Ne kapının açıldığını fark ettim, ne de Elif’in orada olduğunu tam havluyu indirmiştim ki Elif’in gözlerinin sikimde olduğunu fark ettim. Büyülenmiş gibi bakıyordu sonra bir an da “pardon, beni eve bırakır mısın” dedi “Tamam geliyorum abla” dedim
Arabada hiç konuşmadık, ben sürüyordum arabayı o ise hiçbir şey demiyordu. Biraz da korkuyordum
– Kusura bakma olanlar için
– Yok abla asıl sen kusura bakma benim hatam kapıyı kilitlemem lazımdı
– Sevgilin var mı
– Yok be abla kim bakar bana
– O azmanı görseler etrafında pervane olurlardı

Deyip sustu. Ben de sustum. Övülmek elbette hoşuma gitmişti. Birkaç gün geçmişti ki Elif abla beni yukarıya çağırdı. Otur dedi oturdum
– Beni nasıl buluyorsun?
– Ne gibi
– Kadın olarak
– Güzel ve zarifsin abla dedim
– Sokacağım ablana ha, benim gibi bir karın olsun ister miydin
– İsterdim de abla yani
– İyi iyi oldu bu iş o zaman ha
– Ne işi

Dediğim de amcam ağzı kulaklarında içeri girmişti
– Ne işi olacak yeğen seninle Elif’in işi tabi, sizi nikah yapalım diyoruz ha kimsenin bilmesine gerek yok canım. Birlikte kalmanıza da bir imam nikahı
– Yani…
– Tamam tamam bak hem ben hallederim o işleri
– Annemler
– Başlarım annene babana haberleri bile olmaz, bu üçümüzün arasında işte evladım

Elif’e baktım kafası ile olur gibisinden bir şey yapmıştı. Şaşkındım, şok içindeydim hatta ama her şey çarçabuk olup bitmişti. Bir an da Elif ile karı koca olmuştuk ne olduğunu bile anlamadan, nikahımız kıyılmıştı uzak bir semtte bir imam tarafından şimdi arabada amcam ben ve Elif birlikte gidiyorduk.
– Bu iş bu kadar dedi amcam
– Ben hala şoktayım, yani
– Aman boş ver yeğen bunun şok olacak nesi var. Sen şu köşede beni bırakıver de ben sizi yalnız bırakayım dedi. Sizin konuşacaklarınız vardır deyip yavaşça omzuma vurdu
– Çok boş adam şu amcan ama bakma tam bir çakal
– Öyledir de abla nereden icap etti bu
– Ablana sokayım bana bir daha abla deme yalnızken
– Olur demem de
– Hiç yok bir şey, hadi şimdi fırına akşam ben sana uğrarım. Normal yaşantımıza devam edeceğiz sakın unutma ama kimsenin bundan haberi olmayacak

Dediği gibi gece gelmişti, içeri girip şöylece bir göz attı evime. Sonra sigara yakıp oturdu Elif ben de oturdum bir sigara yakıp “Burayı değiştirmek lazım, sana daha iyi bir ev bulmalı” Bir şey demedim. “Ben içeride hazırlanayım” dedi demek gerdek vaktiydi. Hazırlandı da, şaşırmıştım doğrusu kısacık bir gecelik giymişti, göğüslerini açıkta bırakan bir tül, ve altında dantelli bir kilot vardı ve bir şişe de şarap. Bana yaklaştı “şaşırdın mı?” “Evet” diyebildim. Yanağıma bir öpücük kondurdu “Böyle aval aval bakma sen erkeğimsin benim artık” deyince şöyle belinden bir sarıldım kendime çektim. Dudaklarına yumuldum, neticede ben de azgındım sonra yatağa uzanıp şarap içmeye başladık arada sırada birbirimizi tanımak için dokunuyor, cilveleşiyorduk ama hiç acelesi yoktu Elif’in

– Mustafa abinin eksikliği neydi biliyor musun, erken boşalıyordu bir de siki minik bir şeydi ama Allah için onu hiç aldatmadım. Ha asılan olmadı mı oldu, kimisi Mustafa’dan çekindiği için öyle oldu kimisine ben yüz vermedim. Dul kalınca da çok talibim çıktı, herkesin derdi am değil tabi kimisi para pul derdinde malum fırın sahibi dul bir kadın olunca
– Ya ben
– Bak açık konuşayım o zaman sana Yaman, sen sessiz sakin birisin içine kapanık biraz da kendi halinde mal da mülkte gözün yok biliyorum altı- yedi ay oldu birlikte çalışmaya başlayalı o kadar para geldi geçti, bir şeyler oldu hep seni denedim edebinde ahlakında bir sıkıntı görmedim
– Anlıyorum da yani bu iş amcam kafam almıyor
– Ha şu mesele, tamam tamam bak o iş şöyle senin bu amcan var ya tam bir şerefsiz. Bir süredir bir arsa işi var amcanın ortak iş yapmak istiyor aslında parası da yok, senin de benim için önemli birine aşırı benzediğini biliyor
– Kime
– İlk aşkıma
– Amcam nereden biliyor bunu
– Buranın eskisi olan herkes bilir böyle şeyleri, ta lisedeyken bir şey işte hoş çocukça bir şeydi ama sen ona çok benziyorsun. Unuttum gitti ama ölümler bazen unutulmuyor işte
– Senin de maşallah dediğin üç gün yaşıyor desene
– Hahahah neyse işte amcan uyanık bir adam sana kayıtsız kalmadığımı kalamayacağımı biliyor eh ama öyle ama böyle ben de seni çıplak görünce dedim madem öyle sen bana yeğenini ver ben de sana arsa için parayı. Ortak olalım

Bu beni sinirlendirmişti, bir kadınla olmamanın da korkusu vardı içimde benim için ilk tecrübeydi bu. Yavaşça dudaklarımı emmeye başladı Elif, “ilk seferin olduğunu biliyorum, sakin ol” dedi aslında ilk seferim değildi tabi ama nasıl olurda “Murat’ın tazecik götüne attırdığımı” söylerdim bende yavaş yavaş öpüşmelerine karşılık verdim. Ellerim teninde dolaşıyordu, o da beni öpüp okşuyor bazen gözlerimin içine bakarak gülümsüyordu. Güzel kadındı zayıf nazik ve semsert memeleri. Avuçladığım gibi emmeye başladım memelerini, durmadan emiyor okşuyordum “Uzun zaman oldu, çok uzun zaman devam et” diyordu. Ben uçlarını ısırıyordum onun yönlendirmesi ile o ise ellerini baksırıma atmış duruyor ara sıra benim saçlarımı okşuyordu. “Çıkar şu azmanı” dediğinde toplanıp çıkardım baksırımı “offf dehşet bir şey bu” dedi ve hemen kafasını gömdü. Kasıklarımı öpüyor, emiyordu sikimi Murat’ın attığı dil darbelerine hiç benzemiyordu bu resmen Elif’in ağzı sikime vakum çekiyordu ara sıra nefes almak için ağzından çıkarıyor taşaklarımı iştah ile yalıyordu. Bir bacağını üzerimden atınca ben de onun kilodu ile yüz yüze kaldım yavaşça kenara çektim dergilerden gördüğüm kadarı ile dillememi istiyordu Elif. Kilodunu yavaşça kenara çektim ilk defa canlı bir am görüyordum, esmer kasıklarının arasında göt deliğinin hemencecik altında ufak ve üst kısmı hafifçe çıkıntılı bir am vardı karşımda dergilerden öğrendiğim şeyleri uygulamanın vaktiydi okuduğum bir hikayede dediği gibi “am yalanmadan sikilmez” yavaş yavaş dilimi değdirdim, Elif ise hala kasıklarımı kokluyor, taşaklarımı ağzının suyunun içinde bırakıyor sonra o koca yarağıma kıtlıktan çıkmış gibi saldırıyordu ben de öyle yapmaya karar verdim. Deli gibi emip öpmeye başladıkça Elif’in inlemeleri artmaya başladı o inledikçe ben daha da zevke geliyordum, zevke geldikçe amının dudaklarına asılıyor var gücümle dilimle ağzımla dövüyordum çok geçmeden boşalacağımı anladım “Eliiiiffff” dememe rağmen bunu engellemek istiyordum o daha da hızlandı ve ağzına akıttım, hiç istifini bozmadan kalkıp şaraptan bir yudum aldı. Sonra koynuma sokulup “Dur daha sevgilim, acele etme. Gece yeni başlıyor, hepsi bizim” dedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir